Geçen gece internetten film seyretmeye karar verip biraz araştırma yaptım. 2012 Yılı yapımı The Door filmini görünce heyecanlandım. Film yıllar önce galiba on yıl oldu, okuduğum bir kitaptan başarılı bir uyarlamaydı. Kitap Magda Szabo tarafından yazıldı. Filmin yönetmeni ise ünlü Macar yönetmen İstvan Szabo..
Film neredeyse kitapla birebir gitmiş. Az Ajto / Kapı müzikleriyle, dupduru anlatımıyla özellikle Helen Mirren oyunculuğu ile güzel bir film ortaya çıkmış. Kadın bir yazar ve yanında işe başlayan kadın bir hizmetli arasında geçen ilginç ilişki üzerine kurulu olan film 1960 ların Macaristan'ında geçiyor.
Yazarın yardımcısı Emerenc ile olan ilişkisi ilginçtir çünkü hergün siyahlar giyinen, katı kuralları olan, evine en yakın dostlarını dahi sokmayan bu kadınla aralarında başlayan , sevgiye doğru giden ilişkileri olağan şekilde değildir. Taraflar kendini bildikleri şekilde ortaya koyar.
Beni olumsuz etkileyen tek şey, Macar yönetmenin çektiği, oyuncuların bir çoğunun Macar olmasına rağmen film de ingilizce konuşulmasıydı. Kendi dillerinde çekilen bir film olsaydı daha etkileyici olurdu gibi geliyor.
Kitabını 2003 yılında alıp okumuştum. Yazarı Magda Szabo. Çağdaş Macar Edebiyatının en ünlü kadın yazarı.. William Shakespeare çevirmeni olan yazar, yazı serüvenine şair olarak başlamış. Kitabın arkasında ki tanıtım yazısını da paylaşmak istiyorum :
Tanıtım Yazısı
Bir yazar ve ona ev işlerinde yardımcı olan yaşlıca hizmetçisi. Önceleri birbirlerini anlamakta ve benimsemekte zorlanırlar. Zamanla, çocukluk ve gençlik travmaları Macaristan’ın yakın tarihiyle birlikte örülmüş, bu başına buyruk, mesafeli, tragedya kahramanlarını andıran anne figürüyle yazar arasında çatışmalı ve neredeyse tutkulu bir ilişki kurulur. Hayvanların ve insanların dilinden anlayan, cesur, bilge Emerenc, yazarın yaşama, sanata ve ölüme ilişkin doğru bildiklerini sorgulamasını sağlar.
Bir yazar ve ona ev işlerinde yardımcı olan yaşlıca hizmetçisi. Önceleri birbirlerini anlamakta ve benimsemekte zorlanırlar. Zamanla, çocukluk ve gençlik travmaları Macaristan’ın yakın tarihiyle birlikte örülmüş, bu başına buyruk, mesafeli, tragedya kahramanlarını andıran anne figürüyle yazar arasında çatışmalı ve neredeyse tutkulu bir ilişki kurulur. Hayvanların ve insanların dilinden anlayan, cesur, bilge Emerenc, yazarın yaşama, sanata ve ölüme ilişkin doğru bildiklerini sorgulamasını sağlar.
“Benden bu denli farklı olmasına karşın nasıl oluyordu da bana bu kadar bağlanabiliyordu? Benim neyimi sevdiğini anlayamamıştım doğrusu… Daha önce de yazdığım gibi, o zamanlar henüz gençtim, bağlılığın ne denli mantıkdışı, ölümcül ve güvenilmez bir duygu olduğunu henüz derinlemesine incelememiştim Karşılıklı bağlılığımız, aşk gibi, birtakım tanımlanmayan bileşkelerin sonucuydu çünkü birbirimizi kabullenebilmek için bir sürü ödün vermemiz gerekmişti.”
Magda Szabo’nun ince ve hüzünlü bir mizah duygusuyla kaleme aldığı, otobiyografik unsurlar da taşıyan bu romanı ona 2003 yılında yabancı roman dalında Fransa’nın en saygın ödüllerinden olan Femina’yı kazandırdı.
Filmi izlemek isteyenler için